Zeytin Kanunu: Madenciler, Avrupa'nın başardığı tarım ile madenciliğin bir arada yürütülmesini sağlayan, atıkları ekonomiye kazandıran modeli, Türkiye için de önerdiler.
Madenciler, çevrecilerle sık sık yaşadıkları özellikle 'zeytinliklere zarar veriyorlar' algısından kurtulmak için çevreci sivil toplum kuruluşlarına (STK) madencilik faaliyetleri sırasında ortaya çıkan artığın (pasa) Avrupa ülkelerinde olduğu gibi bertaraf edilerek, ekonomiye kazandırılabilmesi için ortak proje yürütme çağrısında bulundu.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, "Avrupa Birliği (AB) üyesi İtalya'nın Bari şehrinde maden sahalarında oluşan artıklar kurallar çerçevesinde bertaraf edilerek, çimento, kireç gibi başka bir sanayi kuruluşuna gönderiliyor. Yani, artık başka bir tesisin girdisi oluyor. Bu projeyi; Avrupa'daki, İtalya'daki örnekleri gibi tarımı ve çevreyi önceleyerek hayata geçirmek istiyoruz. Eğer madenlere karşı herkes samimiyse, eğer ortak amacımız tek bir ağacın dahi zarar görmemesiyse, gelin bu projeyi hep birlikte hayata geçirelim" dedi.
Zeytin kanunu
Türkiye'de maden sahalarında ortaya çıkan artığın nasıl değerlendirildiğine yönelik de bilgi veren Rüstem Çetinkaya, şunları söyledi: "Örneğin Bilecik'te bulunan mermer ocağımızda, mermer çıkarılması işlemi sonrasında ortaya bir artık çıkıyor. Bu artık mevzuatla belirlenen alanlara dökülüyor. Oluşan artığın büyüklüğü maden sahasına göre değişiyor. Kendi maden ocağımda yıllık 700-800 bin ton artık ortaya çıkıyor. Maden sahasında ortaya çıkan artık çimento fabrikalarında, agrega ve kireç tesislerinde kullanılabiliyor. Hatta, bir kireç tesisi, maden sahamızdan çıkan artığın 400 bin tonunu almak istedi. Oluşan artık büyük kayalar halinde olduğu için küçük parçalar haline getirilmesi gerekiyordu. Bunun için 20 milyon TL yatırımla toz basmalı bir konkasör, yani kayaçları ufaltacak bir tesis kurmak istedik. Şu anda hiçbir harcama yapmadan belirlenen alanlara döktüğümüz artığı, yatırım yaparak bertaraf etmeyi seçtik. Yani, bizim artığımız İtalya'daki örnekleri gibi başka bir tesisin girdisi olacaktı. Ancak, 'zeytin kanunu' bu tesisin kurulmasının önünde engel oluşturdu."
Yapılan çalışmanın ardından maden sahasına 700 metre mesafede bir zeytin bahçesi olduğunu öğrendiklerini belirten Rüstem Çetinkaya, "Öyle bir zeytin bahçesi olduğunu bilmiyorduk. Özetle, 'maden sahasında oluşan artığı dökmeye devam et ama bertaraf edip, başka bir sanayi alanında girdi olarak kullanma' durumu ortaya çıktı" dedi. Çetinkaya, STK'larla birlikte hareket edilmesi halinde 10 yılda çıkmayan yeni kanunun 10 günde çıkabileceğini söyledi.
TÜM KESİMLERLE BİR ARAYA GELMEK İSTİYORUZ
İtalya Bari'de zeytin ya da üzüm bahçeleriyle maden sahalarının birbirlerinin yanı başında yer aldığını belirten Rüstem Çetinkaya, "Ancak, ülkemizde zeytin bahçelerinin 3 kilometre yakınında bir maden sahasının açılması mümkün değil. Biz, mevzuat dışı engellerle karşılaşmadan, tüm kesimlerle bir araya gelerek 'nasıl bir madencilik?' konusunu konuşmak, ülkemiz için faydalı olmak istiyoruz" dedi. İMİB Başkan Yardımcısı Eyüp Batal da "Bazı kesimler bizim hiçbir kurala uymadan dağlarda çukurlar açtığımızı, pasalar yarattığımızı, ağaç kestiğimizi düşünüyor. Ancak, biz kuralları belli olan tanımlı bir iş yapıyoruz. Bu kurallardan en ufak bir sapma yapmaya kalkarsak da ciddi anlamda cezalarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu. İMİB Yönetim Kurulu Üyesi Funda Bekişoğlu da 'ÇED gerekli değildir' yanlışının düzeltilmesi gerektiğini söyledi.